MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVALARI

gözlem1

Hukuki ehliyetsizlik, kazandırıcı zamanaşımı, zilyetlik, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, vekalet görevinin kötüye kullanılması gibi nedenlerle tapunun hukuk ve usullere aykırı yahut da yolsuz düzenlendiği iddiası ile tapu iptal ve tescil davası açılabilir. İşbu davanın açılma sebeplerinden biri de muris muvazaası olup yazımızı da yalnızca bu sebep çerçevesinde ele aldık. Zira tapu iptal ve tescil davaları oldukça özgün davalar olup somut olaya göre birçok husus değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sebeple başlıklar halinde incelemenin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Diğer sebeplere de farklı yazılarımız ile değinmeye çalışacağız.

Muris Muvazaası Nedir?

Yerleşik Yargıtay içtihatlarında muvazaanın tanımı “…muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın kendisine yapıldığı kişi, irade açıklamasının sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görüşünü yaratmayı istemişlerse, muvazaadan söz edilir.” şeklinde yapılmıştır.

Muris muvazaası ise bu kapsamda, murisin mirasçılarını aldatmak ve mirastan mal kaçırmak amacı ile yapmış olduğu işlemler bütünüdür. Bu kavram, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla hukukumuza girmiştir. İşbu kararda ''._..bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı paysahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) oduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilir. _'' şeklinde tanımlama ve düzenleme yapılmıştır.

Görünen İşlem- Gizli İşlem Kavramları

Muvazaadan bahsedilebilmesi için, bir taşınmaza yönelik işlem yapan taraflar arasında görünen bir işlemin yanında gizli işlem de yapılmış olması gerekir.

Görünen işlem, tarafların gerçek iradelerini saklamak için, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yaptıkları sözleşmeler olup bu işlemler kesin hükümsüzdür. Gizli işlem ise, tarafların birbiri ile uyumlu, gerçek iradelerini içeren sözleşmelerdir. Gizli işlem şekil şartlarını sağladığı takdirde geçerlidir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını ele alırsak, karara konu olayda, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi görünen işlem iken; tarafların birbiri ile uyumlu bağış yapma/ bağış alma iradeleri gizli işlemdir.

Şartları

Bahsi geçen karar ve sonrasında içtihatlarda yapılan diğer düzenlemeler ışığında muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının şartlarını maddeler halinde inceleyelim:

1-Davaya konu edilecek olan taşınmazın, tapuya kayıtlı bir taşınmazı olması gerekmektedir. Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar için tapu iptal ve tescil davası açılabilmesi teknik olarak da mümkün değildir.

2-İşbu davayı açma hakkı, mirasçılık hakları ile birlikte doğmakta olup miras bırakan sağ iken dava açılamaz.

3-Davaya konu edilecek olayda, yukarıda tanımları yapılan görünen işlem ve gizli işlem olgularının mevcut olması; bununla birlikte taraflar arasında yapılan gizli işlemin şekil şartlarını sağlamıyor olması gerekmektedir.

4-Miras bırakan muvazaalı işlemi yaparken mirasçılarını aldatma kastı içinde bulunmalı ve muvazaalı işlemi yapmadaki amacı mirasçılardan mal kaçırmak olmalıdır. Bu sebeple bu tür davalarda miras bırakanın asıl iradesinin tespiti büyük önem arz etmektedir. Gelenek ve görenekler, olayların hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, miras bırakanın iradesini etkileyebilecek olay ve durumlar, sözleşmede alıcı tarafın maddi durumu, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki taşınmaz değerinin farkı gibi durumlar miras bırakanın iradesini belirlemede kullanılan Yargıtay ölçütleridir.

Dava Süreci

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür. İşbu davanın açılmasında herhangi bir zamanaşımı yahut hak düşürücü süre düzenlenmemiştir. Miras bırakan vefat ettikten sonra saklı pay sahibi olsun ya da olmasın tüm mirasçıları dilediği zaman bu davayı açabilirler.

Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen Bazı Haller

1-Taraflar arasında genelde bağışlama yahut da ölünceye kadar bakma sözleşmeleri gizli işlem niteliği taşımaktadır. Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde miras bırakanın gerçek iradesi büyük önem arz etmektedir. Zira özel bakım ve hizmet sebebi ile taşınmaz devrinde muris muvazaasının varlığı kabul edilmemektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.04.2009 tarihli, 2009/1-130 Esas ve 2009/150 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir: ''...her ne kadar taşınmazın akitteki bedeli ile gerçek değeri arasında fark bulunsa da, anılan hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı, kaldı ki, ölene kadar taşınmazda oturmaya devam etmesi ve davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, sattığını gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.''

2-Miras bırakanın, taşınmazın kadastro/ tapulama tespiti sırasında verdiği muvafakate ilişkin yaptığı işlem yönünden de muvazaadan söz edilemez.

3-Miras bırakan, hayatta iken malını paylaştırma saiki ile hareket etmişse burada da muvazaadan bahsedilemez. Ancak bu paylaşımın, eşit olmasa bile, tüm mirasçılar arasında yapılmış olması ve ölçülü, makul, kabul edilebilir nitelikte olması gerekmektedir.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 07.06.2016 tarihli, 2016/3940 Esas ve 2016/6926 Karar sayılı ilamı ile bu hususa değinilmiştir. ''Somut olaya gelince, mirasbırakanın ½ payı davalılara temlikinden sonra üzerinde kalan ½ pay bakımından, bu paya isabet eden 2 dairenin satışından elde ettiği paradan davacı kızlarına 5.000-‘er TL verdiği hususu davacı kızlarının da kabulündedir. Dava dışı ... da 11/04/2006 tarihinde noterden düzenledikleri belge ile miras haklarından feragat etmişlerdir. Bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde denkleştirmede eşitlik aranmayacağı gözetildiğinde, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapılmadığı, miras bırakanın denkleştirme amacı ile hareket ettiği sonucuna varılmaktadır.''

Bu yazımızda her ne kadar genel hatları ile muris muvazaasından kaynaklı tapu iptal ve tescil davalarından bahsetmiş isek de, bu konuda somut olaya göre değişen birçok husus bulunmakta olup hukuki sürecin daha sağlıklı yönetilmesi adına her zaman bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.