MARKANIN NİSPİ RET NEDENLERİ- BENZERLİK
Markaların tescili ve marka hakkının korunması ile ilgili yazı serimize, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu(SMK) madde altı da yer verilen, marka tescilinin nispi ret nedenlerinden önceki marka ile aynı/ ayniyet derecesinde benzerlik ile devam ediyoruz.
SMK madde altının oldukça geniş kapsamlı olması sebebi ile bu yazıda bahsedilmeyen bentlerini gelecek yazılarımızda bulabilirsiniz.
Marka tescilinde mutlak ret nedenleri yazımızda belirtildiği üzere, Kanun’un altıncı maddesine dayanarak markanın tescilinin reddi yalnızca ilgililerce Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan talep edilebilir.
Marka tescili için yapılan başvuru, Kurum tarafından uygun bulunduğunda, en yakın marka bülteninde yayınlanır. Yayın tarihi ile başlayan iki aylık süre içerisinde ilgililer, SMK madde altıda yer verilen sebeplerle bültende yayınlanmış marka başvurularına itiraz edebilirler. Madde altı kapsamında yer verilen ilgili, Kurum ve başvuru sahibi hariç, üçüncü kişilerdir.
Belirtmemiz gerekir ki, madde altının ve özellikle madde metni içinde yer verilen bemzerlik konusunun doğru anlaşılması ve uygulanması, marka hukuku açısından hayati öneme sahiptir. Zira, kişilerin markaları üzerindeki haklarını korumalarının yolu, markalarını önemle takip edip savunmalarından geçecektir. Uygulamada açıkça görülmektedir ki, marka hakkını elde etmek, korumaktan çok daha kolaydır.
Marka, daha önceki yazılarımızda da yer verdiğimiz gibi, bir kişi ya da firmanın mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırmak için var olan bir haktır. Dolayısı ile önceden tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da ayniyet derecesinde benzeyen başka bir markanın tescil edilmesine kanun koyucu izin vermemiştir. Bunun en büyük sebeplerinden biri ise markaların halk tarafından ilişkilendirilme ihtimalidir.
Halk tarafından ilişkilendirilme ya da karıştırılma ihtimalinin marka sahipleri ve ilgili tüketicilerin günlük hayatta karşılaştığı oldukça büyük bir problemdir. Halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali günlük hayatta, “fason”, “çakma” ya da “fake” ürün olarak da tabir edilen, çoğunlukla herkesçe bilinen markaların ürünlerine/hizmetlerine benzetilen ancak aslında başka bir sağlayıcı tarafından piyasaya konulmuş ürün ve hizmetlerde görülmektedir.
Örnek vermek gerekirse, internetten güvendiğiniz firmaların belirli markalı herhangi bir ürününü aratıldığında karşınıza o markaya çok benzeyen ancak düşük kaliteli onlarca ürün çıkmaktadır. Hatta bazen bu durum o kadar büyük seviyelere ulaşmaktadır ki marka sahibi müşteri, kar ve itibar kaybetmektedir.
İşte bu durumları doğuracak, halkı ve marka sahiplerini zarara sokacak ihtimalleri ortadan kaldırmak adına, kanun koyucu, önceki tarihli marka ile ayniyet ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik unsurunu üçüncü kişilerin yeni marka başvurusuna itiraz nedenleri arasında saymıştır. Markaların ayniyet derecesinde benzer/aynı olamayacağına verilen önem, kanun koyucu tarafından hem mutlak ret hem de nispi ret nedenleri arasında sayılmasından da kolayca anlaşılabilmektedir.
Konuyu daha iyi anlayabilmek adına, SMK madde altının ilgili bentlerine ve gerekli açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.
Birinci bent metni “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” şeklindedir.
Kanun koyucu tarafından belirtilen “aynılık ya da benzerlik” markanın genel görünüşü itibari ile aynılığı ya da benzerliği olarak algılanmalıdır. Zira geleneksel bir marka genellikle, bir takım sözcük ya da harflerden ve logodan oluşmaktadır. Önceki tarihli marka içinde kelime unsuru barındırıyorsa, sonraki tarihli markanın aynı ya da çok benzer harflerden oluşan bir kelime olması, anlamının aynı olması, okunuşlarının aynı olması gibi durumlarda markalar benzer kabul edilir. Burada markaların logo barındırması durumunda logoların görsellerinin, genel temalarının ya da içeriklerinin aynı olması benzerlik ihtimali yaratabilecektir.
Madde metninden anlaşılacağı üzere, markanın genel görünüşü, telaffuzu ve anlamı açısından benzerliğin yanında markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de benzerliği de önemli bir unsurdur. Bunun sebebi aynı mal ve hizmetleri üreten marka sahiplerinin aynı sektörde faaliyet göstermesi ihtimalinin yüksekliğidir. Aynı sektörde faaliyet gösterip aynı mal ve hizmeti üreten kişilerin markalarının da benzemesi halkın ya da hedeflenen tüketici kitlesinin bu iki markayı karıştırma ihtimalini artıracağı şüphesizdir.
Önceki tarihli marka sahibi, kendi markasına genel görünüm açısından benzer bulduğu, yayınlanmış sonraki tarihli marka başvurulara itiraz edebilecektir.
Altıncı maddenin dört ve beşinci bentleri de yukarıda açıklamış olduğumuz benzerlik hususuna değinmektedir. Dördüncü bent metni “Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu maddede atıf yapılmış olan ilgili Paris Sözleşmesi maddesinde de kısaca, sözleşmeye taraf olan ülkelerde tanınmışlığa haiz olan bir markanın, markanın tescilli olmadığı ülkelerde de üçüncü kişilerce tescil edilemeyeceğini bildirir. Sözleşmenin bu maddesi ile, başka bir ülkede tescilli ve tanınmışlığı o ülkenin sınırlarını aşmış bu markaların kazanmış oldukları tanınmışlıktan, markanın sahibi olmayan üçüncü kişilerin farklı ülkelerde haksız kazanç sağlanması önlenmiştir.
Son olarak, SMK madde altının beşinci bendinde, “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Bu bentte tanınmış markaya özgü korumanın, Kurum nezdinde tescilli diğer marklardan çok daha geniş kapsamlı olduğuna değinilmektedir. Zira, tanınmış bir marka ile aynı ya da benzer bir markanın başka faaliyet alanında dahi tescilinin yapılamayacağı madde metninde açıkça ortaya konulmuştur.
Marka başvurusunun önceki tarihli markaya benzerliği konusu oldukça geniş uzmanlık gerektiren bir konudur. Benzerlik müessesesinin konunun uzmanlarınca gözden geçirilmesi hem yeni marka başvurusu yapacak olan hem de kurum nezdinde tescilli markası olan ilgililer için hayati öneme sahip olduğunu belirtmek isteriz.
Bu yazıda markanın nispi ret unsurlarından benzerliğe ilişkin genel bir açıklamaya yer verilmiştir. Markaların tescili ve korunması hakkında bilgi sahibi olmak için alanında uzman kişilerden danışma ve yardım alınması gerekmektedir.