GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
Görevi Kötüye Kullanma suçu TCK'nın 257. maddesi ile düzenlenmiş olup ''görevi kötüye kullanmak'' terimi en basit hali ile kamu görevlisinin görevlerine aykırı hareket etmesi, görevini yapmayı ihmal etmesi yahut yapmaması olarak tanımlanabilir.
765 sayılı önceki Ceza Kanunu düzenlemesi sebebi ile görevi ihmal, keyfi muamele gibi tanımlar ile de karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar eski düzenleme ile ismi verilen suçlarda tipik ayrımlar olsa dahi yeni TCK ile bu tarz bir ayrıma girilmemiş ve tüm bu suçlar ''görevi kötüye kullanma suçu'' çatısı altında toplanmıştır.
Bununla birlikte görevi kötüye kullanma suçu ile zimmet (TCK madde 247), rüşvet (TCK madde 252) ve irtikap (TCK madde 250) suçlarını birbirinden ayırmak da önem arz etmektedir. Bu hususu farklı bir yazımız ile irdelemek daha faydalı olacaktır.
Kimler Bu Suçun Faili Olabilir?
Görevi kötüye kullanma suçunun faili yalnızca kamu görevlileri olabilmektedir. Peki kamu görevlisinden kasıt nedir?
Kamu görevlisi TCK'nın 6. Maddesinin C Bendi ile ''kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi'' olarak tanımlanmıştır. Burada önemli olan nokta kişinin yaptığı işin kamusal faaliyet niteliğini taşımasıdır. Kanunun gerekçesinde de bu hususa değinilmiş olup madde gerekçesinden kimlerin kamu görevlisi sayılıp kimlerin sayılmayacağı anlaşılmaktadır:
_765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki “memur” tanımının doğurduğu sakıncaları aynen devam ettirecek nitelikte olan tanım, Tasarı metninden çıkarılarak; memur kavramını da kapsayan “kamu görevlisi” tanımına yer verilmiştir. Yapılan yeni tanıma göre, kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak yegane ölçüt, gördüğü işin bir kamusal faaliyet olmasıdır.
Bilindiği üzere, kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddî karşılık alıp almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, örneğin mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza kişi, bilirkişilik, tercümanlık ve tanıklık faaliyetinin icrası kapsamında bir kamu görevlisidir. Askerlik görevi yapan kişiler de kamu görevlisidirler. Bu bakımdan örneğin bir suç vakıasına müdahil olan, bir tutuklu veya hükümlünün naklini gerçekleştiren jandarma subay veya erleri de, kamu görevlisidirler.
Buna karşılık, kamusal bir faaliyetin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağı açıktır._
Ayrıca bazı kanunlarda, kamu görevlisi gibi cezalandırılacak olan kişiler özel olarak belirlenmiş olup belirtilen şahısların da bu suçun faili olabileceği göz ardı edilmemelidir. (Bkz. Kooperatifler Kanunu madde 62)
Tüm bu hususlarla birlikte kamu görevlisi olmayan kişilerin bu suça azmettiren yahut yardım eden olarak iştirak edebileceklerini belirtmek isteriz.
Suç Hangi Fiillerle İşlenir?
Kanun maddesine göre iki farklı fiille bu suç işlenebilir:
1-Görevin gereklerine aykırı hareket etmek sureti ile 2-Görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterilmesi sureti ile Burada dikkat edilmesi gereken husus, kamu görevlisinin kendi görev kapsamına giren bir yetkiyi hukuka aykırı kullanması, ihmal etmesi yahut geciktirmesidir. Yargıtay'a göre ''Görevi kötüye kullanma suçunda, kötüye kullanılan bizzat görev değil kamu görevlisinin sahip olduğu yetkidir. Kamu görevlisinin kendi görev alanına giren yetkilerini kötüye kullanmak sureti ile mevzuat ve etik kuralların öngördüğü usul ve esaslardan farklı bir biçimde yapması, görevde yetkinin kötüye kullanılmasıdır.''
Kamu görevlisinin kendi görev alanına girmeyen, yetkisiz olduğu bir kamu faaliyetine ilişkin olarak ise görevi kötüye kullanma suçunu işlemesi mümkün değildir.
Suçun Oluşması İçin Meydana Gelmesi Gereken Neticeler
Görevi kötüye kullanma suçu bir zarar suçu olup suça konu fiillerin bazı sonuçlar doğurması gerekir ki bu suç oluşsun. İş bu neticelerden herhangi biri gerçekleşmediği takdirde suç oluşmaz. Kanunda üç farklı netice sayılmıştır:
1-Kişilerin mağduriyetine neden olma 2-Kamunun zararına neden olma 3-Kişilere haksız bir yarar sağlama
Suçun Manevi Unsuru
Görevini kötüye kullanma suçu ancak genel kast manevi unsuru ile işlenebilir. Kanun, bu suçun taksirli şeklini cezalandırmamaktadır. Her ne kadar TCK madde 257'nin 2. Fıkrası ile suçun ihmal ya da gecikme göstererek de işlenebileceği düzenlenmiş ise de bu taksirle işlenebileceği anlamına gelmemektedir. Burada fiil ihmali olup ihmalin de kasıtlı olarak yapılması gerekmektedir.
Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Cezası
Suçun, görevin gereklerine aykırı hareket etmek sureti ile işlenmesi halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile; görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterilmesi sureti ile işlenmesi halinde ise 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
Görevi kötüye kullanma suçunda, verilen ceza koşulları oluştuğu takdirde para cezasına çevrilebileceği gibi verilen cezanın ertelenmesi ya da hüküm hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi de mümkündür.
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Görevi kötüye kullanma suçu şikayete tabi suçlardan olmayıp soruşturulması ve kovuşturulması yalnızca dava zamanaşımı süresi ile sınırlıdır. Burada dava zamanaşımı 8 yıl olup olay tarihinden itibaren 8 yıl geçmesine rağmen soruşturma yapılmamışsa suç, zamanaşımına uğrar ve cezalandırılamaz.
Görevi kötüye kullanma suçu için ceza zamanaşımı ise 10 yıldır. Fail mahkumiyet hükmü alıp da üzerinden 10 yıl geçmişse ve cezası infaz edilmemişse failin hapis cezası ortadan kalkar.
Bu yazımızda her ne kadar genel hatları ile görevi kötüye kullanma suçundan bahsetmiş isek de somut olaya göre değişen birçok husus bulunmakta olup hukuki sürecin daha sağlıklı yönetilmesi adına her zaman bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.