ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI VE ÇOCUK TESLİMİ

mutsuz bir çocuk

Kişisel İlişki Tesisi Nedir?

Boşanma davalarıyla birlikte, çocuğun velayetinin hangi tarafa verileceği hususu hükme bağlanmaktadır. Bu noktada, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, çocuk ile ilişkisi de mahkeme tarafından karara bağlanır. Mahkemenin, velayeti kendisine verilmeyen ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkileri düzenlemesine yönelik kararlarının tümüne kişisel ilişki tesisi denilmektedir. Her ne kadar, istisnai durumlarda akrabalar veya ilgili üçüncü kişiler lehine de kişisel ilişki tesisi mümkün ise de, uygulamada genel olarak bu kararlar ebeveynler arasında çatışma yaratmaktadır.

Kişisel ilişki tesisi; velayet hakkını elinde bulundurmayan ebeveyn ile çocuğun hangi tarih ve saat aralığında görüşeceğini, tatil zamanlarında, bayramlarda ve özel günlerde çocuğun ne kadar süreyle ebeveyn yanında kalacağı, görüşmelerin refakatçi eşliğinde veya yatılı olarak yapılıp yapılmayacağı gibi hususları düzenlemektedir. Bu hususlar düzenlenirken; çocuğun yaşı, eğitim ve sağlık şartları, ebeveyninin sahip olduğu sosyal ve ekonomik koşullar, çocuk ile ebeveynin aynı şehirde bulunup bulunmaması, annelik - babalık duygularının tatmini gibi birçok faktör, çocuğun üstün yararı nazara alınarak düzenlenmektedir.

"Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Denizhan 2013 doğumludur. Ortak çocuğun, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle, uzun süreli olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Denizhan arasında daha kısa süreli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.'' (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/3200 E., 2018/13455 K.)

''Boşanma kararı ile birlikte velayeti davacı anneye bırakılan ortak çocuk ile davalı baba arasında, kişisel ilişki "aynı şehir", "ayrı şehir" ayırımı esas tutularak farklı düzenlenmiştir. Taraflar ayrı şehirlerde oturmakla birlikte gelişen ulaşım şartları ve kolaylığı nazara alındığında kişisel ilişki düzenlenirken "aynı şehir", "ayrı şehir" ayrımı yapılması gerekli bir unsur değildir. Bu bakımdan böyle bir ayrıma gidilmesi doğru olmadığı gibi, ortak çocuk ... 14.05.2015 doğumludur. Davalı baba ile çocuk arasında ayrı şehirlerde olmaları halinde sadece her yıl Temmuz ayında bir ay süre ile kişisel ilişki kurulmuştur. Ortak çocuğun yaşı nazara alındığında anne bakım ve şefkatine muhtaç olup bu şekilde bir düzenleme bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi davacı annenin velayet görevini gereği gibi, yerine getirmesine de engel olacaktır. Yine kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmine de elverişli değildir. Şu halde mahkemece mevcut şartlara göre çocuğun yaşı da nazara alınarak daha uygun süreli kişişel ilişki kurmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.'' (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/11793 E. 2018/2404 K.)

Kişisel ilişki tesisi, kamu düzenine ilişkin hususlardan olmasından ötürü, hakimin karar verirken re'sen takdir yetkisi vardır. Bu nedenle; kişisel ilişki kurulmasına, kişisel ilişkinin kısıtlanasına veya tamamen kaldırılmasına re''sen karar verilebilecektir. Bu kapsamda; boşanma, ayrılığa karar verilmesi, ortak hayata ara verilmesi, ana ve babanın evli olmaması, ana ve babadan velayet hakkının kaldırılması veya velayetin değiştirilmesi, ana ve babanın velayet hakkı kaldırılmamakla birlikte çocuğun TMK m. 347 uyarınca bir aile yanına veya kuruma yerleştirilmesi durumlarında da kişisel ilişki tesisi düzenlenmektedir.

Kişisel İlişki Tesisinde Nelere Dikkat Edilir?

Türk Medeni Kanun'da; velayeti kendisine bırakılmayan ebeveynin, hakimden uygun bir kişisel ilişki tesis edilmesini talep edebileceği öngörülmüştür. Ancak, kişisel ilişki tesis edilirken, anne babanın talepleri yeterli olmayıp, hakimin re'sen takdir yetkisini kullanarak karar vermesi söz konusu olacaktır.

Mahkeme, kişisel ilişki tesis ederken öncelikle çocuğun üstün yararı ilkesini dikkate almak zorundadır. Bu ilke; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler ile hukukumuzda yer etmiştir. Çocuğun üstün yararı ilkesine göre; çocukla kişisel ilişki kurulması konusunda ebeveynlerin menfaatleri ile çocuğun menfaatlerinin çatışması olasılığında “çocuğun menfaatleri” korunarak, çocuğun menfaatlerine üstünlük tanınmalı, ana babanın menfaatleri ikinci planda gündeme gelmelidir.

Çocuğun yaşının uygun ve idrak kabiliyetinin gelişmiş olması halinde, çocuğun dinlenilmesi ve kişisel ilişki konusunda fikrinin alınması da dikkate alınacak hususlardandır. Bunlarla birlikte, yukarıda da sayıldığı üzere, çocuğun ruhsal ve fiziksel durumu, okul ve eğitim düzeni, arkadaşlık ilişkileri, velayet hakkının kullanımının kısıtlanmaması, çocuğun ahlaki yararları gibi birçok husus birlikte değerlendirilecektir.

Çocuk Teslimi Nedir?

Çocuk teslimi, yukarıda belirttiğimiz üzere, velayeti kendisine bırakılmayan ebeveynin, kişisel ilişki kurma hakkı kapsamında, mahkemenin belirlediği kurallara uygun olarak çocuğu teslim alması anlamına gelmektedir.

7343 Sayılı İcra İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 30/11/2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanması ile birlikte; çocuk teslimine ilişkin hükümler 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'ndan tamamen çıkarılarak, 5395 Sayılı Çocukların Korunması Kanunu'na eklenmiştir. Bu değişiklik ile; çocuk tesliminin, ilamların icrası kapsamında değerlendirilmesinin ve çocukların bir eşya gibi haciz yolu ile alınmasının önüne geçilmiştir. Çocukların Korunması Kanunu'nun Dördüncü Bölümü'nde yer alan düzenlemeler ile, çocuk tesliminde çocuğun menfaatlerinin korunduğu yeni usuller devreye girmiştir.

5395 Sayılı Kanun'a göre; çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair aile mahkemeleri tarafından verilen ilam veya tedbir kararları, çocuğun üstün yararı esas alınarak, Adalet Bakanlığınca kurulan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince, yerine getirilir. Bu düzenleme ile icra dairelerinin görev ve yetkisine son verilerek, çocuğun yerleşim yerinde bulunan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri görevli ve yetkili kılınmıştır.

Çocuk Teslimine İlişkin İlamlar Nasıl Yerine Getirilir?

Çocuk teslimine ilişkin ilam ve tedbir kararları, velayet hakkına sahip ebeveyn tarafından rıza ile yerine getirilmezse, lehine kişisel ilişki tesis edilen ebeveyn, kararların yerine getirilmesi için Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri'ne başvurma hakkına sahiptir. Başvuru üzerine, müdürlük, çocuğu teslim etmekle yükümlü olan ebeveyn ile irtibata geçerek, çocuğun belirlenen tarih ve saatte, belirlenen yere getirmesi gerektiğini bildirir. Müdürlük tarafından, yükümlüye ulaşılamaması veya yükümlünün teslimden kaçınması halinde müdürlük, derhâl yükümlüye, çocuğun teslimine dair bir teslim emri gönderir. Yükümlü, emrin gereğini yerine getirmezse, çocuk nerede bulunursa bulunsun müdürlük tarafından alınarak hak sahibine teslim edilir. Bu hâlde kolluktan yardım istenebilir. Kolluk birimleri, zor kullanma dâhil bu konudaki talepleri derhâl yerine getirir.

Çocuk teslimi, müdürlük tarafından görevlendirilen psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci ve rehber öğretmen gibi uzmanlar, uzmanın bulunmadığı yerlerde ise öğretmen marifetiyle yerine getirilir. Bu kapsamda, çocuk tesliminde, çocuğun yaşayabileceği travmaların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Çocuk tesliminde en önemli unsur çocuğun yüksek yararı olduğu için, kolluğun zor kullanma yetkisi yalnızca teslim yükümlüsüne veya üçüncü kişilere yönelik kabul edilmiştir. Kolluk tarafından çocuk üzerinde herhangi bir zorlama yapılması söz konusu olamayacaktır.

Tarafların Şikayet ve İtirazları Nasıl Değerlendirilir?

Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin, her iki taraf açısından da, müdürlükçe yapılan işlem ve verilen kararlara karşı, öğrenme veya tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde, işlemi yapan müdürlüğün bulunduğu yer aile mahkemesine şikâyette bulunulması mümkündür. Şikayet üzerine mahkeme, yapılan işlemlerin yerine getirilmesini durdurabilir ve dosya üzerinden veya gerektiğinde ilgilileri dinlemek suretiyle ivedilikle karar verir. Şikâyet üzerine verilen kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde itiraz edilebilir ve şikayet üzerine verilen kararlar kesindir.

Bununla birlikte, çocukla kişisel ilişki tesisini engelleyen ve çocuk teslimine muhalefet eden ebeveyn aleyhine veya çocuğu teslim almasına rağmen süresi içerisinde teslim etmeyen ebeveyn aleyhine; bir ay içerisinde şikayet edilmesi halinde, üç aya kadar disiplin hapsi cezası verilecektir. Yine aynı şikayet süresi içerisinde, tarafların teslim kurallarına aykırı davranışlarının şikayet edilmesi üzerine ise üç günden on güne kadar disiplin hapsi cezası verilecektir.

Çocuk Tesliminde Yapılacak Giderlerden Kim Sorumludur?

Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin yapılacak işlemler, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu ile diğer kanunlar uyarınca alınması gereken tüm harçlardan istisnadır. Ayrıca bu iş ve işlemlerin yürütülmesi için yapılacak tüm masraflar, avukatlık ücreti hariç, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

Bu düzenleme ile eski düzenlemeden farklı olarak, kişisel ilişki tesisi talebinde bulunan tarafın, harç ve masraf yükümlülüğü kaldırılmıştır. Bu muafiyet ile, çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkını kullanmak isteyen ebeveyn üzerindeki mali yük azaltılmış ve giderler hazine üzerine bırakılmıştır.

Çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların yerine getirilmesi ve fiili anlamda çocuk tesliminin yerine getirilmesi, taraflar açısından hukuksal ve psikolojik anlamda yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir. Bu kapsamda, hak kaybı yaşanmaması ve sürecin doğru bir şekilde yürütülmesi adına profesyonel danışmanlık alınmasını tavsiye ederiz.

Av. Nurefşan İRDEMEZ