Marka Nedir?

turk-patent-marka-kurumu.jpeg

Günlük hayatımızın her yerinde olan ve buna rağmen tam olarak ne olduğunu çoğumuzun tam olarak bilmediği bir kavram; marka.

Aslında markanın ürün tanıtmak ve bir ürünü diğerinden ayırmak için kullanıldığını biliniyor. Gerçekten de markanın ana amacı farklı iki kişinin ürettiği ürünlerinin ya da hizmetlerinin birbirinden ayrılmasını sağlamaktır. Peki markanın tam olarak bilmediğimiz yönleri nelerdir? Marka ne gibi haklar ve ayrıcalıklar sağlar? Tüm bunlar bu ve gelecek yazılarımızda incelenecektir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki markalaşma, gerçek ve tüzel kişilerce kurulan işletmelere ekonomik ve hukuksal açıdan çok büyük faydalar sağlar. Bunun yanında tüketicilerin de güvenle ve kendi ihtiyaçlarına göre tüketim yapmasını kolaylaştırır.

Bugün kıyafet, ayakkabı, yiyecek alırken ya da bir dil kursu alırken mal ve hizmetlerin kaliteli, sağlıklı ve en nihayetinde verilen ücretin karşılığının alınabileceği şeyler olmasına dikkat edilmektedir. Piyasada binlerce hatta milyonlarca muadil olduğunda her bir ürünü alıp tek tek denemek mümkün ya da ekonomik olmadığından bu ürünleri üreten belli başlı markalardan alış veriş yapılmaktadır. Bu durum tüketim alışkanlıklarına yansımaktadır. Telefonlardan, çoraba kadar alınan her ürünün her alındığında kategorisindeki en iyisi olduğundan emin olmak için de o ürünü üreten belli bir markaya güvenilmektedir. Markanın hikayesi, geçmişi daha önce yapmış olduğu geliştirmeler, tüketici ile iletişimleri gibi faktörler tüketicileri bu markalara çekmektedir.

Bu durumda akla gelen sorulardan bazıları, “Marka nasıl oluşturulur ve bir üreticiye bu kadar fayda sağlayan bu değer hukuken nasıl korunur?” olmaktadır. Türk hukukunda marka hakkında bilgi edindiğimiz ana kaynak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu(SMK)’dur. Markanın tanımı şu şekilde yapılmıştır: “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.

Tanımdan da anlaşıldığı gibi marka, farklı gerçek ya da özel kişilerin mal ve hizmetlerini birbirinden ayırır. tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetler neler olduğunu ve sahibinin marka üzerindeki hakkının kapsamını da açıklar. Herhangi bir gerçek ya da tüzel kişinin marka hakkını kullanması için, Türkiye sınırlarında TÜRKPATENT tarafından tutulan sicile markasını tescil ettirmesi gerekmektedir. Zira marka hakkı tescille koruma kazanır. Ancak burada değinmek gerekir ki belli şartları taşıması koşulu ile tescilsiz olarak kullanılan markalar da Sınai Mülkiyet Kanunu’nda yer alan haklardan yararlanabilmektedir. Bu şartlara dair açıklamalar gelecek yazılarımızda yer alacaktır.

Markanın tescil edilebileceği ürün ya da hizmetler belirli sınıflara ayrılmıştır. Örneğin kişinin yaptığı faaliyet kreş işletmesi ise markasını 43. Sınıfta tescil ettirmesi gerekmektedir. Bunun gibi yiyecek-içecek, tekstil, danışmanlık hizmetleri, radyo televizyon hizmetleri gibi bir çok mal ve hizmeti içeren 45 farklı sınıf bulunmaktadır. Aynı anda birden çok sınıf üzerinde tek bir marka başvurusu yapılabilmektedir. Ancak sektöre özgü ve yapılan işi kapsayan tüm alanlarda marka tescil edilmesi marka hakkının kullanılması ve korunması açısından çok daha etkili olacaktır.

Markayı oluşturan işaret, yalnızca sözcüklerden ya da belirli isimlerden oluşmak zorunda değildir. Günlük hayatımızda karşımıza çıkan bir çok marka sözcüklerden oluşsa da çok farklı marka çeşidi bulunmaktadır. Bunlara verilecek çok bilinen örneklerden biri Milka morudur. Milka logosunda ve ayrıca ambalajlarında yer alan mor rengini aynı zamanda marka olarak da tescil ettirmiştir. Bunun yanında sayılar, isimler, sesler ve hatta markanın ambalajı marka olarak tescil edilebilmektedir. Bu marka çeşitlerinin her biri kendine özgü tescil şartları taşımakla birlikte marka sicilinde gösterilebilir olmak tamamının ortak noktasını oluşturmaktadır.

Bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için kanunumuzca belli başlı şartlar kabul edilmiştir. SMK bu şartları 4, 5 ve 6. Maddelerinde açıkça belirtmiş bulunmaktadır. Yazımızın başında madde 4’e yer verilmişti. Madde kapsamında ayırt edici niteliğe sahip, markanın konusunu açık bir şekilde anlatabilecek ve sicilde gösterilebilecek işaretlerin marka olabileceğine yer verilmiştir.

Madde metninde yer alan ayırt edicilik, markayı oluşturan işaretin orta düzeyde bir tüketici tarafından diğer markadan farklı olduğunun anlaşılabilmesidir. Burada her iki markanın aynı, benzer ya da aynı firmaya ait olduğu kanısı oluşursa markanın ayırt ediciliğe sahip olmadığından bahsedilebilecektir.

Markanın konusunun anlaşılabilir olması ise markanın hangi sınıfta ve hangi ürün ya da hizmet için alındığının açık bir şekilde anlaşılabilmesinin gerektiği açıklanmıştır. Yine sicilde gösterilebilir olmaktan kasıt, sicilde o markaya dair renk, ses, sözcük, isim gibi işaretlerin net olarak gösterilebilir olması ve markaya ait işaretin tartışmasız bir şekilde algılanabilmesidir. Örneğin ses markasını sicile tescil ettirmek için ses kaydının yanında ses kaydına ait notaların bir kağıda geçirilmesi veya ses dalgalarının diyagramının da teslim edilmesi gerekmektedir.

Marka tescili için aranan diğer şartların düzenlendiği ve marka tescilinde mutlak ve nispi ret nedenlerinin sayıldığı 5. ve 6. maddelerin incelemesine daha ayrıntılı bir şekilde bu serinin diğer yazılarında yer verilecektir.

Markanın sahibine sunduğu haklar ve ayrıcalıklar SMK madde 7’de yer almaktadır. “…Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması…

Bu maddeye bakıldığında tescilli marka ile aynı, benzer ya da karıştırılma ihtimali olan aynı mal ve hizmetlerde kullanılacak işaretlerin kullanılması halinde marka sahibi bu kullanımları önleyerek kendi markasını koruyabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus tanınmış markaların sağladığı korumanın diğer markalara oranla çok daha yüksek olduğudur. Tanınmış markalar TÜRKPATENT tarafından ayrı bir sicilde tutulmakla birlikte markanın ülke ve dünya çapında insanlarca hangi oranda tanındığı ile de belirlenir. Tanınmış markaların aynısı benzeri ya da karıştırılma ihtimali olan bir işaret kullanımı durumunda, mal ve hizmetlerin aynı olup olmaması fark etmeyecek tüm kullanımlar tanınmış markanın sahibi tarafından bertaraf edilebilecektir.

Markaların korunmasına dair haklar bunlarla sınırlı olmayıp gelecek yazılarımızda daha detaylı bir şekilde incelenecektir.

Son olarak söylemek gerekmektedir ki bu yazıda markaya dair genel bir açıklamaya yer verilmiştir. Markaların tescili ve korunması hakkında bilgi sahibi olmak için alanında uzman kişilerden danışma ve yardım alınması gerekmektedir.