BOŞANMA DAVASINDA AF OLGUSU
Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, boşanmaya neden olan karşı yanın kusurlu davranışlarını izah ederek yetkili aile mahkemesinden boşanma talep edebilecektir. Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya karar verebilecektir. İşte bu aşamada dikkat edilmesi gerekenlerden biri boşanma davası açarken dayanılan nedenlerin önceden affedilmemiş eylemler olmasıdır. Davacı, önceden karşı yanın yani eşinin kusurlu davranışlarını affettiyse; affettiği hususlara dayanarak açtığı boşanma davası reddedilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2067 E., 2019/296 K. Sayılı Kararı ile "Boşanma davasında af niteliğinde sayılan davranışlar boşanma davasının reddine gerekçe oluşturur. "Af" sözlük anlamı ile bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama olarak tanımlanmış olup, ceza hukukunda yer verildiği gibi özel hukuk bakımından da Kanunlarımızda düzenleme yeri bulan, esasen bir haktan vazgeçmeyi içeren bir his açıklaması veya bir davranış şeklidir." şeklinde af olgusunu açıklamıştır.
Örnekle açıklamak gerekirse; davacı eş aldatılmış ancak eşini affetmişse açacağı boşanma davasında affettiği aldatma olayı karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyecektir. Yaşanan olayların affedildiğinin beyan edilmesi, olayı hoşgörü ile karşılayacak nitelikte davranışlar sergilemek, yaşanan olaylara rağmen evlilik birliğini devam ettirmek gibi durumlar affetmeye örnek gösterilebilir.
Aşağıda aktardığımız konuya ilişkin yargıtay kararları yer almaktadır. Yargıtay kararlarının incelenmesinde somut olayın özelliğine ve irdelenmesine göre af iddiasının değerlendirildiği görülecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2067 E., 2019/296 K.; "O hâlde, tarafların sırf aynı evde yaşaması evlilik birliğinin hâlen çekilebilir olduğunu gösteren bir delil veya olgu olarak kabul edilemeyeceği gibi, mahkemenin de kabul ettiği üzere taraflar arasında yaşanan ve ceza davasına konu olan fiziksel şiddet olayından sonra tarafların barışarak birlikte yaşamaya devam ettiği, öte yandan davalı erkeğin bu iddia nedeniyle yargılanıp mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraat ettiği, dolayısıyla fiziksel şiddet iddiasının davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesinin mümkün görülmediği, ancak davacının eşine hakaret ettiği, davalı kadının ise eşine "şizofren" şeklinde sözler söylediği ve eşini eve almadığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma kararı verilmesi isabetlidir."
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/13152 E., 2017/10906 K; "Affın kabul edilebilmesi için affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların yılbaşı günü çocukları için bir araya geldiği, hava muhalefeti nedeniyle davacı kadın ile davalı erkeğin aynı evde kaldığı taraf ve tanık beyanları ile sabit olup bu durum tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere bir araya geldiğini göstermeye yeterli değildir. Bu durumda kusurlu davranışların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulüne olanak bulunmamaktadır."
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/17641 E., 2018/5896 K; "Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 01.07.2014 tarihinde evlendikleri, düğün merasiminin ise 22.02.2015 tarihinde yapıldığı, davalı-davacı erkeğin güven sarsıcı davranışları konusunda kadının bilgisi olmasına rağmen düğünün gerçekleştiği, düğün günü taraflar ve aileleri arasında düğünde takılan takılar sebebiyle bir takım olumsuz olayların yaşandığı, ancak buna rağmen tarafların balayına gittikleri bir süre sonra fiilen ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Taraflar düğünden sonra birlikte balayına gittiklerine göre, tarafların bu tarihten önceki olayları karşılıklı olarak affettiklerinin en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerekir. Taraflarca affedilen veya hoş görülen olaylar boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Mahkemece taraflara kusur olarak yüklenen "güven sarsıcı davranış, küfürlü sözler ve ağır laflar" şeklindeki vakıalar düğün günü ve öncesinde yaşanan olaylar olup, az önce açıklandığı üzere taraflarca affedilmesi sebebiyle taraflara kusur olarak yüklenemez."
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26686 E., 2015/11900 K.; "Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın mahkemece kabul edilen kusurlu davranışları yanında davacı-davalı kadının da eşine hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, davalı-davacı eşini affetmesinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın davasının da kabulüyle boşanmaya (TMK.md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır."
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/488 E., 2021/1608 K.; "..Erkeğe bölge adliye mahkemesince yüklenen diğer kusurlar yönünden ise tanık beyanlarının tarafların barışıp bir araya geldikleri ve erkeğin görev yaptığı Şırnak ilinde otelde birlikte yaşadıkları son dönemlere ilişkin olmadığı gibi soyut ve kadından aktarıma dayalı beyanlar olduğu, bu nedenle bu vakıaların da erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, sonuç olarak tarafların bir araya gelerek karşılıklı olarak önceki olayları affetmeleri nedeniyle affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan vakıaların af kapsamında kalıp sonrası dönem için ise erkeğin ispatlanan herhangi bir kusurunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır."
Mutlu ve huzurlu günler dileriz.
Yukarıda yer alan yargıtay kararları https://karararama.yargitay.gov.tr/ sitesinden alınmıştır.