LİMİTED ŞİRKET MÜDÜRLERİNİN MAHKEME YOLUYLA AZLİ
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 573. Maddesi "Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir." şeklinde olup limited şirket kavramını kısaca açıklamıştır.
Şirketin yönetim ve temsili, müdür yahut müdürler kurulu tarafından üstlenilir. Yönetim ve temsile ilişkin hususlar şirket sözleşmesinde yer alacaktır. Müdür sıfatına sahip tek kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir. Türk Ticaret Kanunu uyarınca limited şirketlerde müdürlük sıfatı şirket kurulumu yapılırken esas sözleşme ile ya da daha sonra ortaklar genel kurulu kararı ile kazanılmaktadır. Şirket ortaklarından bir veya birkaçına, şirket ortaklarının tamamına yahut şirket dışından üçüncü bir kişiye müdür sıfatı verilebilir, müdürler kurulu oluşturulabilir. Mevzuat uyarınca en azından bir ortağın şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması zorunludur.
Limited şirket müdürleri şirketin menfaatlerini önemseyerek dürüstlük kuralları çerçevesinde ve özen yükümlülüğü kapsamında temsil ve yönetim yetkilerini kullanmaları gerekmektedir. Şirket müdürlerinin, yetki ve görevlerinin elzem olduğu açıktır. Bu kapsamda müdür yahut müdürlerin nasıl azledileceği yani görevinden nasıl alınacağı da ayrıca önem kazanmaktadır.
Limited Şirket müdürlerinin azlinin gerçekleştirilmesi için karşımıza iki yol çıkmaktadır. Türk Ticaret Kanunu'nun 630. Maddesinin 1. Fıkrası "Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir." şeklindedir. Görüldüğü üzere kanun koyucu genel kurula; müdürleri görevden alma, yönetim hakkını sınırlandırma yetkisi vermiştir. Genel kurulun bu yetkiyi kullanması için ise haklı sebep sunulmasını şart koymamıştır.
Müdür yahut müdürlerin azli için bir diğer yöntem ise mahkeme yoluna başvurmaktır. Türk Ticaret Kanunu'nun 630. Maddesinin 2. Fıkrası "Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir." şeklindedir. İşbu kanun maddesi ile görülmektedir ki şirket ortaklarından herhangi biri mahkemeye başvurarak şirket müdürünün azledilmesini yahut görev ve yetkilerinin kısıtlanmasını isteyebilmektedir. Herhangi bir ortak tarafından ikame edilebilecek bu davada karşı yan yani davalı, azli istenen müdür yahut müdürler olacaktır. Görevli mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir.
TTK 'nun 630. Maddesinde dikkat edilmesi gereken önemli husus ise haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme yoluna başvurulabileceğidir. Nitekim Türk Ticaret Kanunu'nun 630. Maddesinin 3. Fıkrası " Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur." şeklinde haklı sebebin ne olduğunu açıklamıştır. Ayrıca belirtmekte fayda var ki azil talebi ile mahkeme yoluna başvuran şirket ortağı, haklı sebeplerin varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı tarafça gösterilen tüm deliller birlikte değerlendirilerek şirket müdürünün görevlerini ağır ihlal edip etmediği tespit edilecektir. İşbu hususta özellikle şirket kayıtları önem arz etmektedir.
Konunun daha iyi anlaşılması adına yargıtay kararlarından alıntılara aşağıda yer verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/457 E. , 2020/4823 K.; "Azlık pay sahiplerinin mahkemeye müracaatla genel kurulun toplantıya çağrılmasını talep edebilecek olmaları uzun yıllardır toplantı çağrısında bulunmayan davalı müdürün bu konudaki sorumluluğunu ve ağır kusurunu ortadan kaldırmaz. Aynı hususlar ortakların şirket yönetiminden bilgi alma haklarının sürekli ihlali halinde de söz konusudur. Şu halde, görevde bulunduğu 7 yıllık süreçte en temel vazifelerinden olan genel kurulun toplantıya çağrılması şeklindeki görevini yerine getirmeyen, bu husustaki özensizliği ve ihmali sürekli hale gelmiş davalı müdürün azline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2027 E. , 2021/4394 K.; "Bölge Adliye Mahkemesince, bilirkişi raporuna göre davalının müdür olduğu davaya konu dönemler içinde şirketin mali yapısının iyi olduğu, alacakların tahsili riski bulunmakla birlikte satış ve cirosunun buna bağlı olarak karlılığının arttığı, davalının kendisine ve yakınlarına menfaat temin ettiğine, ağabeyi ...'a gayrı resmi ödeme yapıldığına, şirket yönetimini bu şahsa devrettiğine ilişkin delil bulunmadığı, şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, 2013 ve 2014 yılı genel kurul toplantıları yapılmamış ise de bu hususun tek başına müdürün azli gerekçesi olamayacağı, davacının da şirket genel kurulunun toplanmasını talep edebileceği, davacının bilgi alma hakkının yasa ve anasözleşmeye aykırı olarak engellendiğine ilişkin delil bulunmadığı, davacının bu konuda özel denetçi atanmasını talep edebileceği anlaşılmakla, davacı iddialarını ispatlayamadığından ve TTK'nun 630. Maddesinde öngörülen şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybettiği yolunda haklı nedenlerin varlığı ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir."
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/12858 E. , 2018/4217 K.; "Mahkemece, yazılı şekilde, anılan hususlar gözetilmeden ve davacı tarafından dayanılan deliller toplanmadan ve hiçbir gerekçe belirtilmeden sadece şirketin amacına uygun ve iyi yönetildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından, davalı şirketin 2015 yılı ticari defterlerinin tutulmadığı, davalı şirket müdürü ve davalı şirketin diğer ortaklarının, davalı şirket ile aynı işi yapan dava dışı ...Tic. Ltd. Şti.’ye 2015 yılında ortak oldukları, davalı şirketin faaliyet gösterdiği golf tesislerinin kira kontratlarının feshedilerek tesislerin ...Tic. Ltd. Şti. tarafından kiralandığı, daha sonra davalı şirketin malzemelerinin dava dışı ...Tic. Ltd. Şti. ve dava dışı birçok şirkete satıldığı ve satışa yönelik faturaların dosyaya ibraz edildiği, ayrıca davalı şirket aleyhine icra takipleri yapıldığı ve haciz işlemleri uygulandığı, şirket borçlarının özellikle ödenmediği, davalı şirketin 2015 yılı ticari defterleri tutulmadığı için bu hususların bilirkişi raporunda göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların ispatlandığı ve davalı şirket müdürünün azli yönünden haklı sebeplerin oluştuğu gözetilerek, davalı şirket müdürünün haklı nedenle azline ve davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir."
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10727 E. , 2016/5563 K.; "Davacı azil sebepleri arasında davalının herhangi bir ortaklar kurulu kararı olmaksızın müdürlük ücretini arttırdığı iddiasına da yer vermiştir. Kural olarak müdür ücreti ortaklar kurulunca usulünce alınmış bir kararla arttırılabilir. Dosya içeriğinden davalının bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunmaksızın 3.500 TL olan brüt müdürlük ücretini 5.000 TL brüt ücret olarak arttırdığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olduğu halde mahkemece, şirketin faaliyet hacmi ve özvarlığı nazara alınarak ortaklar kurulu kararı olmaksızın şirket müdürünün maaşını arttırmasının yasa, sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılık taşımadığı gerekçesi yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacı, davalının sigortasız işçi çalıştırdığını, bu nedenle şirkete idari yaptırım uygulandığını ve şirket aleyhine dava açıldığını ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, ilgili dosyaların celbedilerek ileri sürülen bu hususun şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, bu eylemin yöneticilikten azil bakımından haklı sebep sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmesi gerekirken bu iddia yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."
Kısaca değinmek istediğimiz bir diğer husus ise azil talebi ile birlikte ihtiyati tedbir kapsamında kayyım talep edilmesine ilişkindir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme, temsil yetkisini bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görev ve yetkilerini mahkeme resen tescil ve ilan ettirir. Ayrıca TTK m. 630/4 uyarınca görevden alınan yöneticinin tazminat haklarının saklı olduğunu belirtmek gerekir.
Sonuç itibariyle her limited şirket ortağı haklı sebebe dayanarak "Limited Şirket Müdürünün Azli” talepli dava açabilir. Şirket yöneticisinin azli için gerekli haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden şirket ortakları iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Yargıtay bazı kararlarında şirket müdürünün yalnızca ticari defter kapanış tasdikini notere yaptırmamış olmasını azil sebebi olarak görmez iken yukarıda örnek kararlarda görülebileceği üzere ticari defterlerin tutulmaması ve şirket borçlarının özellikle ödenmemesi gibi hususlar bir araya gelince haklı nedenin var olduğuna kanaat getirmiştir. Görülmektedir ki haklı sebep olarak gösterilen iddiaların somut olay çerçevesinde değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Yukarıda açıkladığımız tüm bilgiler işbu davaya ilişkin oldukça genel bilgiler olup konunun başkaca birçok ayrıntısı mevcuttur. Somut olayın tüm özellikleri gözetilerek göre değerlendirme amacıyla uzman kişilere danışmanızı öneririz.
Mutlu ve huzurlu günler dileriz.
Dip Not:
Yukarıda yer alan Yargıtay kararlarına
https://karararama.yargitay.gov.tr/
aracılığıyla ulaşılmıştır.