KONUT GEREKSİNİMİ SEBEBİYLE TAHLİYE DAVASINDA İHTİYAÇLININ KİRADA OTURMASI

OIP.jpg

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 350. Maddesi'nin bir kısmı "Kiraya veren, kira sözleşmesini; kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da iş yeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir." şeklindedir. İşbu kanun maddesi uyarınca kiraya veren; kiralanan konuta kendisinin, eşinin, alt soyunun, üst soyunun veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin gereksinimi halinde kiracının kiralanandan tahliyesini dava yolu ile talep edebilecektir. İhtiyaç sebebiyle tahliye yoluna başvuran kişi ihtiyacının; gerçek, samimi ve zorunlu olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Ayrıca ihtiyacın dava açıldığı sırada ve sonrasında da devam ediyor olması yani geçici olmaması da aranmaktadır. Bu sebepten somut olayın özelliklerinin iyi şekilde irdelenmesi önem arz etmektedir.

Yargıtay birçok kararında ihtiyaçlının kirada oturmasını ihtiyacın varlığının ispatı açısından yeterli bulmuştur. Yargıtay'ın bu husustaki kararlarından birkaçı aşağıda yer almaktadır.

Bu yazımızda "Konut Gereksinimi Sebebiyle Tahliye Davasında İhtiyaçlının Kirada Oturması" hakkında yalnızca birkaç hususa değinilmiştir. Konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için alanında uzman kişilerden danışma ve yardım alınması gerekmektedir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 22/01/2014 Tarihli 2014/3336 Esas , 2014/4259 Karar Sayılı İlamı;

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, iktisap ve mesken ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili yargılama aşamasında sunduğu dilekçesinde, davacının 16/05/2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile başka bir taşınmazda kiracı olduğunu bu nedenle davacının ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği 6098 Sayılı TBK'nun 350.maddesinde sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiralayan, kendisinin, eşinin, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.

Olayımıza gelince; davacının halen kirada oturmakta olduğu hususu dosya kapsamı ile sabit olup, esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece her ne kadar davanın ispatına yönelik tanık delili bildirilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir. Davacının kirada oturduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığına göre ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 07.03.2018 Tarihli 2018/1050 Esas, 2018/2136 Karar Sayılı İlamı;

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; dava konusu taşınmazın intifa hakkının ...'e, çıplak mülkiyet hakkının ise ...'a ait olduğunu, davalının ise uzun yıllardır dava konusu yeri kiracı sıfatıyla kullanmakta olduğunu, ...'in zorunlu konut ihtiyacı bulunduğunu, kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin davalıya bildirilmiş olmasına rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini, zorunlu konut ihtiyacı ve BK'nun 347. maddesine göre kira sözleşmesinin feshi ile davalı kiracının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı; ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olmadığını ayrıca kendisine TBK’nun 347.maddesi gereği ihtar gönderilmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacıların ihtiyaç nedeniyle tahliye davasına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.

Somut olayda; davacılardan ...’in dava konusu taşınmazda 14.03.2014 başlangıç tarihli ve süresiz intifa hakkı sahibi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İntifa hakkı sahibi ..., 01.04.2014 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile taşınmaza olan ihtiyacını davalıya bildirmiş, yargılama aşamasında ise halen başka bir taşınmazda kiracı olduğunu belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davacı ...’in kirada oturmakta olduğu hususu dosya kapsamı ile sabittir. Konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir. Kaldı ki; davacının taşınmaza ihtiyacının olduğu tanık beyanları ile de doğrulanmıştır. Bu durumda ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(Yukarıda yer alan yargıtay kararları karararama.yargitay.gov.tr sitesinden 03.02.2023 tarihinde alınmıştır.)